Filmin Künyesi
Adı : I, Daniel Blake ( Ben, Daniel Blake)
Yönetmen : Ken Loach
Senaryo : Paul Levarty
Oyuncular : Dave Johns, Hayley Squires, Dylan Mckiernan, Briana Shann
Yıl : 2016
Aldığı Ödül : Altın Palmiye (Cannes Film Festivali )
Filmin Eleştirisi
Newcastle’da yaşayan Daniel Blake, 56 yaşında usta bir marangozdur. Eşini yakın zamanda kaybetmiş, çocuğu veya kimsesi olmayan yaşlı bir yalnızdır. Geçirdiği kalp krizi sonucunda doktor, çalışmasının şimdilik uygun olmadığı şeklinde bir rapor vermiştir. İşsizlik fonuna başvuran Daniel’ın sosyal yardım alabilmesi için, gerçekten hasta olduğunu bürokrasiye ispatlaması gerekmektedir. Yardım fonu özelleştirilmiş bir kurum olup, başvuru yapanlara artık vatandaş gibi değil, müşteri gibi davranılmaktadır. Çalışanlar, insani duygularla değil de adeta birer robot gibi, empatisiz çalışmaktadırlar. Daniel, sistemin ağır, aksak ve mantıksız olması nedeniyle devlet yardımı da alamaz ve yeniden iş aramak zorunda kalır. Bu süreçte karşılaştığı bürokratik engeller onu yıldıramaz her defasında yeniden denemek için güç toplamaya çalışır. Yaşı itibariyle teknolojiyi kullanamaz, bilgisayardan, internetten anlamaz, bürokratik işlerini ısrarla kalem kâğıtla halletmeye çalışır. Filmin ilk sahnelerinde huysuz ve geçimsiz bir adam gibi görünse de yaşadığı hayatın acımasızlığı ve mantıksızlığına rağmen insanlığını unutmamış, kocaman yürekli bir adamdır.
Kendisi gibi, kapitalist sistemin bozuk yapısıyla ve boğucu bürokrasiyle mücadele eden ve iki çocuğuna tek başına bakan bekar bir anne olan Katie’nin haline acır ve onlara kol kanat gerer. Ancak kendi imkanları ve parası da oldukça sınırlıdır. Katie filmin ikinci önemli karakteridir. Katie, yaptığı yanlış evlilikler nedeniyle okulunu bırakmış ve iki çocuğuyla ortada kalmıştır ve sosyal yardıma ihtiyacı vardır. Fakat o da Daniel gibi kapitalist düzenin getirdiği bürokrasinin katı ve acımasız kuralları yüzünden iki çocuğuyla yaşam mücadelesi vermektedir. Hem de öyle bir mücadele ki yürekleri burkar. Çünkü resmen açlıkla mücadeledir Katie’nin yaşadığı.
Film gerek konusu gerekse kurgusuyla o kadar gerçekçidir ki, ister istemez insan, karakterler yerine kendini koyar. Çünkü yaşananlar o kadar hayatın içinden ve olabilecek şeylerdir ki, hepimizin başına gelebileceğini düşündürür. Tabi ki yönetmenin ve senaristin dilinin ve anlatımının gerçekçi ve yalın olması sebebiyle filmde olayları tüm netliği ve yalınlığıyla görmekteyiz.
Filmin can alıcı bazı sahnelerinden bahsedecek olursak; ilk akla gelen Katie’nin sosyal yardım marketindeki dramatik sahnesi, ikinci önemli sahne olarak beni etkileyen, yine Katie’nin kızının gece uyanıp annesinin yanına geldiği sahnedir. Filmdeki en vurucu sahnenin Daniel Blake’in sosyal yardım kurumundaki görevlilere her defasında kendini anlatamaması, bir türlü çalışanların onu anlamaya çalışmaması ve hatta anlamaya çalışanın da sistemin kölesi olarak susması sonucu isyan bayrağını açıp kurumun duvarlarına “I, Daniel Blake” yazarak ‘ben bir insanım, beni görün artık’ mesajını verdiği sahne olduğu söylenebilir. Bu sahne son vuruştur adeta. Çevredeki aynı kaderi paylaşan birçok kişinin ve basının ilgisini böylelikle çeken Daniel ne yazık ki yine başaramamıştır.
Daniel Blake’in bürokrasiyle savaşı, hepimizin başına gelen, isyan ettiğimiz ancak ses çıkarmaktan çekindiğimiz, kimi zaman da sistemin çarkına kapılıp görmezden geldiğimiz; ancak yapmak istediğimiz isyanı anlatmaktadır. Bu yüzden Daniel Blake yerine kendimizi koymak zor değildir. Loach ve Levarty’nin anlattığı hikaye sadece İngiltere’deki bürokrasi ve sisteme bir eleştiri değildir. Çünkü bu yaşananlar birçok ülkede yaşanan evrensel sorunlardır. Filmin evrenselliği Cannes Film festivalinde Altın Palmiye ödülü almasının en önemli nedenlerinden biridir.
Filmin Altın palmiye almasının tek nedeni evrensel bir soruna temas etmesi değildir tabi. Konusunun fazla tanıdık olmasına karşın yönetmenin sade anlatımını, yerinde ve dozunda ajitasyonlarla güçlendirmesi çok başarılı bulunmuştur. Tabi ki Daniel Blake karakterini canlandıran Dave Johns’un oyunculuğu tartışılmazdır. Katie rolündeki Hayley Squires da en az Dave Johns kadar başarılıdır oyunculukta. Filmin duygusunun izleyiciye geçmesinde gerçekçi oyunculukların rolü büyüktür.
Zehra AKGÜN FAFANOĞLU